- kıskanmak
- көнләшү; көнләү
Türkçe-Tatarca sözlük. 2013.
Türkçe-Tatarca sözlük. 2013.
kıskanmak — i, den 1) Sevgide veya kendisiyle ilişkili şeylerde bir başkasının ortaklığına, üstün durumda görünmesine dayanamamak Mühür gözlüm seni elden / Sakınırım, kıskanırım. Âşık Ali İzzet Özkan 2) i Herhangi bir bakımdan kendinden üstün gördüğü birinin … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözünden kıskanmak — üzerine titremek, kollayıp gözetmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıskançlık etmek — kıskanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
günülemek — kıskanmak … Beypazari ağzindan sözcükler
karın almamak — kıskanmak … Beypazari ağzindan sözcükler
haset etmek — kıskanmak, çekememek, günülemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kızğanmak — kıskanmak, hiddet etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısganmak — kıskanmak; pintilik etmek, kısmırlanmak II, 250bkz: kısırkanmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
REKABET — Kıskanmak. * Hıfzetmek. * Gözetmek. * Terakkub üzere olmak, başkalarından ileri geçmeğe çalışmak, benzerleriyle üstünlük yarışına çıkmak. * Kendi işini yürütmeğe çalışmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
çekememek — i 1) Çekme işini yapamamak 2) mec. Katlanamamak Ben onun hırçınlığını artık çekemem. 3) mec. Kıskanmak Belli bir şey ki bu genç ikisinden de baskın, çekemiyorlar. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük